Reklam
Tarih : 2025-05-06 15:05:15

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim itirazımız basın özgürlüğünün suistimal edilmesinedir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Anadolu Medya Ödülleri’nin 10’uncusunda sizlerle tekrar beraber olmanın, sizleri milletin evinde ağırlamanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Konuşmamın hemen başında bu güzel buluşmaya vesile olan Anadolu Yayıncılar Derneği’ne, yeni adıyla Türkiye Basın Federasyonu’na kalpten teşekkür ediyorum.

Ülkemizin medya alanında en büyük sivil toplum kuruluşu olan, Türkiye Basın Federasyonu’nun camiamız için hayırlı olmasını diliyorum. Birazdan ödüllerini takdim edeceğimiz kurumlarımızı ve basın mensuplarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum.

Sizlerle birlikte burada olmasalar da gecesini gündüzüne katarak çalışan, kalemini ve kelamını halkın hizmetine sunan tüm medya mensuplarımıza şükranlarımı sunuyorum. Rabbim emekleriniz zayi etmesin diyorum. Son törenimizin ardından bu yana Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde sadece görevini yaptığı için birçok basın emekçisi hayatını kaybetti.

İsrail’in Gazze’ye yönelik acımasız saldırılarında 212 gazeteci şehit oldu. Tüm dünyanın, ülkemizdeki muhalefetin şikayet makamı olarak gördüğü yabancı basın kuruluşlarının gözleri önünde Filistinli gazeteciler, canice katledilmeye devam ediyor.

Her biri hakikat savunucusu olan bu kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, meslektaşlarına ve ailelerine başsağlığı temenni ediyorum.

Burada öncelikle bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Özgür, sorumlu ve milli basın, insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden biridir.

Bu buluşmalar vesilesiyle aynı zamanda mücadele azmimizi perçinliyor, yol arkadaşlığımızı daha ileri taşıyoruz.

Yarım asırdır milletin huzurunda olan bir siyasetçiyim. 81 vilayetimizi hem de pek çok kez adeta karış karış gezdim. Toplumun tüm kesimleriyle bir araya geldim, hasbihal ettim. Halkın içinden gelen bir siyasetçi olarak şunu çok iyi biliyorum: Sadece Ankara ve İstanbul’da değil, ülkemizin dört bir yanında canını dişine takarak çeşitli mecralarda çalışan basın emekçisi arkadaşlarımız var.

Hakkın, hakikatin, adaletin birer neferi olarak gördüğüm bu kardeşlerimizin ne denli zor şartlar altında görev yaptığının en yakın şahidiyim. Yalnızca ekonomik imkansızlıklarla değil, mahalli medyamız çoğu zaman yerel derebeyleriyle de mücadele etmek zorunda kalıyor.

Zaman zaman mahalli basın kuruluşlarının maruz kaldığı saldırılara, tehdit ve baskılara üzülerek tanıklık ediyoruz.

Gurur kaynağımız olan Anadolu medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar bu topraklara aittir. Bu toprakların vazgeçilmez bir parçasıdır.

Yazılı ve görsel medyanın, kılcal damarları durumunda olan sizlerin varlığı, bilhassa günümüzde çok daha hayati ve değerli hale gelmiştir. Bu çatı altında güç birliği yapan siz kardeşlerimiz, halka ve halkın gerçek gündemine daha yakın, vatandaşla etkileşime daha açık bir konumda yer alıyorsunuz.

Anadolu medyasının varlığı ve ayakta kalması bizim çok çok önem verdiğimiz bir konu. Dolayısıyla Anadolu’nun tertemiz vicdanını temsil eden siz medya mensuplarımızla bugün bir kez daha aynı havayı solumaktan duyduğum memnuniyeti hassaten ifade ediyorum.

Programımız vesilesiyle görüyoruz ki hakikatin peşinde koşanlar, doğrunun izini sürenler, dördüncü kuvvet olmanın ağır yükünü taşımaya çalışanlar sadece haber yapmaz. Bu şuurla hareket edenler, aynı zamanda tarihe not düşer, sessiz yığınların sesi olur, giderek kutuplaşan medya düzeninde özgün ve özgür duruş sergiler.

Anadolu Yayıncılar Derneği, toplam 320 mahalli ve bölgesel radyoyu, televizyonu, gazeteyi, dergiyi bir araya getirerek basın sektöründe işte böyle önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Her zaman söylediğim gibi Anadolu medyası varsa milletin sesi vardır.

Anadolu medyasının sesi gür çıktığı müddetçe inşallah demokrasimiz de serpilecek, sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam edecektir.

Varlığınızı ve yerine getirdiğiniz vazifeyi çok değerli bulduğumu, burada bir kere daha altını çizerek söylemek istiyorum. Rabbimden her birinize üstün başarılar diliyorum.

Manşetlerle çarpışa geldik. Bunu söylerken hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi olduğu için ifade ediyoruz. Bundan 25-30 yıl öncesinin manşetlerine şöyle bir göz attığınızda Türkiye’nin nereden nereye geldiğini sizler de gayet net göreceksiniz.

Biliyorum eski imtiyazlı statülerini kaybedenler, yine itiraz edecek. Ama kim ne derse desin Türkiye, bugün 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, daha mümbit, hiç tartışmasız çok daha serbest bir medya ekosistemine sahiptir.

Hatta açık söyleyeyim. Bu özgürlük ortamı çoğu zaman sorumsuzluk, kuralsızlık seviyesine kadar gitmektedir. Özellikle milli güvenliğe dair konularda ülkemizdeki basın kuruluşları, batıdaki meslektaşlarına nazaran daha rahat kalem oynatmaktadır.

Batıda bırakın açık açık yazmayı veya haber yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar, gazetelerimizde kolaylıkla yazılabiliyor.

Bugün güya basın özgürlüğü üzerinden bizi eleştirenlerle o gün FETÖ’ye kol kanat gerenler, dikkatinizi çekerim aynı kesimlerdi. Değişen bir şey yok. Burada şu hususun da üzerinde durmak istiyorum. Eline bir mikrofon, bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere bu şahıslar, özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan, millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Sorumlu yayıncılık ilkelerini zaten bir tarafta bıraktık bunları gözeten ve uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine gerek provokatif sorularla, gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. İtibar suikastları ve hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde ise basın özgürlüğü denilerek yaygara kopartılıyor. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.

Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa, nasıl bir üniforma giyen polis ve asker kabul edilmiyorsa, nasıl her steteskop takana doktor demiyorsak, eline mikrofon ve kamera alan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir.

Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz, olsa da ona gazeteci denilmez.

Para kazanmak, 3-5 tık daha fazla almak gibi bahaneleri asla geçerli mazeretler olarak göremeyiz. Millete saygısı olmayanın yaptığı işe de saygısı olmaz. Gazetecilik, mesleğinin itibarına da zarar veren bu sorunun üzerine önce basın mensuplarımız, sonra da ilgili kurumlarımız mutlaka gitmelidir.

Türk medyasındaki artan çeşitlilik ve renkliliğin vesayetçilerin gölgesine sığınarak güya gazetecilik yapanları rahatsız ettiğinin elbette farkındayız. Son 40-50 günde yaşananlar, ellerine fırsat geçtiğinde bunların nasıl bir faşist rüzgar estireceklerini bir kez daha göstermiştir. Onlara bugün şu atasözümüzü tekrar hatırlatmak isterim. Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı.

Kimse kusura bakmasın birileri halen kabullenmek istemese de yeni Türkiye’de artık eskiye rağbet kalmamıştır.

Biz, 23 yılda gerçekleştiğimiz sessiz devrimler neticesinde ülkemizdeki medya ekosisteminin zenginleşmesinden son derece memnunuz. Bunun korunması ve güçlendirilmesi gerektiği inancındayız. Bizim itirazımız, basın özgürlüğünün suistimal edilmesinedir. 

Türkiye’de basın özgürlüğü öne sürülerek yapılan haysiyet cellatlıklarının, yalan haberin, iftiranın, dezenformasyonun batı dahil dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu kadar sorumsuzca yapılması mümkün değildir.

Hep beraber el ele verip bunu değiştirmek, medya ekosisteminin kalitesini artırmak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü hem sosyal barışımız, hem demokrasimiz, hem de basınımızın itibarı ağır yara almaya devam edecektir.

Rabbim kalemizi güçlü, niyetinizi halis, yolunuzu açık eylesin diyorum. Bu düşüncelerle ödül kazanan arkadaşlarımızı tekrar tebrik ediyorum. Hakkın ve halkın hizmetinde olan tüm basın emekçilerine bir kez daha şükranlarımı sunuyor, her birinizi Allah’a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla.”

  Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2025 Galata Haber Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.